5 Şubat 2014 Çarşamba

Pirincipia






Her şey Göçük altında kaldı
Devrilince resmin oradan
Fısıltınla başlayan çığ
Gözyaşınla tünen çiğ
Yaz ayında, güpe gündüz
Papatyalar…buz altında kaldı

Susunca bir gece uzayından aldığım ses
Kesilince satırlar
Vurunca boynumu sözlerim
Usulca önüme düştü gurbet haritaları

Sesler ki,
Dillerin ucunda, Ahların içinde
Doğalgaza geçmeyen Havası kirli şehirler gibi
Bakmakla görülmeyen
Dinlemekle duyulmayan
Bir beddua kadar içten
Çocuklar kadar Pembe
Ve Annem kadar sıcaktı

Sesler ki
Yüzlerine Deniz kabuğu yapışmış
Çürümüş iskeleler gibi
Varmışlığın ve yokmuşluğun gibi durur orada
Kurur orada,
Suyunu sesinden alan bu aşktan habitat
Ne mümkün,
İstemek seni alabilme umuduyla
Çalabilme umuduyla dayanmak kapına
Kapılar ki adınla battı
Yıktığın bir hayal değildi, bakma
Dipdiri, dupduru bir hayattı

Bu hercümerce terk edip beni
Bu sanayileşmiş kentler topluluğuna
Sınırsız sınırlar yumağının içinde
Bu, yeşil mandalinanın göbeğine
Bu, süt emmişliğimin bedeline
Sevmişliğimin cezasına
Olmamanın olduğu yere terk edip beni
Bütün olasılıkları utandırarak gittin



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder