24 Ekim 2018 Çarşamba

“Bu Duruşa Bir Git Demek Lazım” Hakkında – İlkay Coşkun (*Fahrettin Köseoğlu Şiir Kitabı)


“Bu Duruşa Bir Git Demek Lazım” Hakkında – İlkay Coşkun
(*Fahrettin Köseoğlu Şiir Kitabı)

Kitaplardaki kurgu ve yaşanmışlıklar kendini bir şekilde ele verir. Özellikle yazarın içtenliğini, yaşanmışlığını yazılarında görebilir ve hissedilebilirsiniz. “Bu Duruşa Bir Git Demek Lazım” şiir kitabını da okurken özellikle bazı şiirlerde şairin mazideki yaşanmışlıklarına, acılarına şahit oluyoruz. Adeta hayatın nirengi taşları gibi yerini almış olan bu zaman dilimleri, bölüm bölüm sizi içine çekip şairin şiirlerinde yer bulduruyor.
Çoğu zaman şairin şiirlerindeki sesinin yüksek mi yoksa dingin mi olduğu okurun merakıdır. Bu kitapta zaman zaman hem yüksek sesi, hem de dinginliği buldum diyebilirim. Bölüm bölüm hayatın hareketliliğine, canlılığına şahit olurken başka bir taraftan da acıyı hüznü yaşamış ve bunun sonucunda kabullenişi, tevekkülü ve dinginliği gördüm.
Şiir kitaplarında en önemli şey okuru sıkmadan okurun hayal gücüne farklı enstantaneler sunabilmektir. Şaşırtma, düşündürme, sezdirme gibi duyulara hitap etmeyi öncelemelidir şair. Kitabı heyecanla son sayfasına kadar okuyabilmek hatta kitap hakkında bir yazı yazabilmenin altyapısı bunlar olsa gerek. 2018 yılı Ocak ayında ilk baskısı yapılan 242 sayfa kitap iki yüze yakın şiirle raflardaki yerini aldı. Şiir kitabını okurken şairin bütün şiirlerini okuyorum hissi uyandı bende. Her ne kadar şiir ile nesrin aynı kitapta yer alması şiirin doğasına aykırı görülse de son sayfalarda yer alan şiir ve şair ana temasındaki beş yazının kitapla bütünleştiği görülmektedir.
Yazılan edebi ürünleri değerlendirmek ayrı şey, eleştirmek ayrı şeydir. Değerlendirmeyi eleştirmek ise apayrı ve ustalık gerektirir. Ustalığın altını çizmek istiyorum. Birçok eserin yanında bir o kadar da demesem de eleştiri ve değerlendirme yazılarını okumaktayız. Ne kadar acıdır ki eleştiri adı altında kurban seçilen o eseri itham altına almak isteyen birçok kalem görmekteyiz. Bahsedilen eleştirmen çoğu kez fikirlerinin salt doğru ön kabulüyle hareket etmekte ve ister istemez yanlışlığa düşüp amacının dışında hareket etmektedir.

Şiirin edebi değeri ne kadar yüksek olursa olsun tekdüzelik okuru her zaman yorar ve sıkar. Fahrettin Köseoğlu kitabında serbest tarzda yazılan şiirler çoğunlukta olmasına rağmen aralara serpiştirilmiş hece şiirleriyle okur farklı iklimlere taşınmıştır. Şiirde tema ve kısalı uzunlu boyuttaki şiir sunumları özgürlük alanını bir nevi genişletmiş.
Kitabın içeriğinde bir yolculuğa çıkalım istiyorum.
“Babam fabrika işçisiydi
Annemse, annemiz” mısrasının ana fikrinde eser okurla birlikte yol alıyor.“Annem Kadın ve Babam Adam Hikâyesi” isimli şiirin bir bölümünde;
“Babam adam ve annem kadın
Durmadan duraksamadan mutluydular ya
Dolma gözlü, sıpa boylu çocukları,
Alınlarında derin çizgileriyle,
Durmadan duraksamadan mutluydular ya”

Kitapta dikkatimi çeken farklı imgelere bir göz atarsak;

*Adın sız kal ölüm *Ver ediyorlar narayı *Ellerini kavuşmaya dair aç sevgilim *Ey varlığını yokluğundan anladığım *Bu aşktan taşındım, adresim aynı *Ben oturup gözlerinin karşısına ..Ummadık şeyler umarım gözlerinden sonra *Bu şiir de kombili evlerde kullanılmaz .. Sobamız gururumuzdur *Hiçbir şey yap yeter *Seyyardı aşkımız ve zabıta kılıklıydı hayat *Sobalarda “cıs” denen bir şeytan yaşardı *Dip boyası gelmiş kokonalar *Herkeslik duruş gibi örnekleri artırabilirim.

Şairin şiirlerinde kullandığı farklı ve dikkat çekici kelimeleri örnekleyecek olursam;
*Ledün *Seba-i dü *İstankara *Höllük *Sürgit *Zamazingo *Şoşarma *Möhkem *Merek *Muttasıl *Pirincipia *Rüyalamaca *Medusa *Saykodeli *Üşümtrak *Zebun.. gibi.

Şair, edebi sanat kullanayım diyerek yazmaya oturmaz ama şiirlerinde birçok edebi sanata yer verebilir. “Ankara’da Sensiz Bahar” şiirinin bir bölümünde,
“Ve sen, kömür fiyatları kadar insafsızsın sevgilim
Bu şiirde hiç anmadım seni bu yüzden”

Şairin şiirlerinde dolambaçlı anlatım yok denecek kadar az. Direk anlatım çok daha fazla. Şiirlerde okuru düşünmeye zorlayan derinlik var. Sorgulama, kıyaslama ve örneklemelerle tüme varım düşüncesi hâkim.

Hece şiirlerinden “Geldin Ama..” şiirinden bir dörtlük paylaşmak istiyorum.

“Ne haller çektiğim, herkese ayan
Benimkisi bakma, gereksiz beyan
İçeri aldı dedikleri bayan,
İnan ki kapıyı, çaldı da gitti”

Serbest vezinde yazılmış “Hasta” şiirinde;
Hastayım.
Üç asır uyumuş,
Mermer heykeller gibi
Her yanım çatlak ve soluk

Özdeyiş, deyim, atasözü ve bilindik bazı güzel sözlere de şiirlerinde yer vermiştir şairimiz.
“Kendini sureti haktan sanan”, “Cümrün kadar yer yakarsın” gibi.

Şairin, hayatının bir bölümünü Almanya’da geçirdiğini gerek biyografisinden gerekse de bazı şiirlerinde kullandığı Alman isimlerinden ve Almanca kelimelerden anlıyoruz. Bir şiirini Almanca olarak kitapta yer vermiş. Keşke Türkçesini de vermiş olsaydı diye içimden geçti. Burada ki maksat belki de okuru meraklandırma olabilir.

Şairin şiirlerinde anne, baba, ölüm, aşk, gurbet, matematik, Kelkit, Ankara, İstanbul, sosyal içerik, yöresel hikâyeli şiir, çocuk ve vatan konuları daha belirgin yer verilmiştir.

Sözü fazla uzatmadan. Şairimize başarılar diliyorum. ‘Bu Duruşa Bir Git Demek Lazım’ şiir kitabının okurunun bol olmasını temenni ediyor son sözü yine şairimize bırakıp güzel bir şiiriyle değerlendirme yazıma son vermek istiyorum.

DARAĞACI (Adnan Menderes’e)
Hüküm giydik topyekûn/ Ben ve hücrelerim/ Boynumda asılı bir levha/ Suçlu düşüncelerim/..Ne korkunç bir manzara/ Darağacındayım/ Anne! Son arzumsun/ Anne! Dardayım/.. Bana vurur gibi vurdular/ Sandalyeme tekmeyi/ Çok acıdı anne../ Acıdan, unuttum ölmeyi.


* 1976 yılında Gümüşhane’nin Kelkit kazasına bağlı Babakonağı Köyü’nde dünyaya geldi. İlköğretimini Almanya’nın Baviyera eyaletinde tamamladıktan sonra, ortaokul ve liseyi Gümüşhane’de sırasıyla Atatürk Orta Okulu ve Gümüşhane Lisesinde tamamladı. Halen Anadolu Üniversitesi kamu yönetimi öğrencisidir. 3 çocuk babası. Ankara’da ikamet etmektedir.