ben ki
acıya malik, hüzne hissedar olmuşum
içimden,
kendimi çıkarıp seninle dolmuşum
Gözlerimi
hiç görmedim.
bakamadım
yüzüme daha bir yabancı gibi
Aynalar
girdiler araya hep
Aynalar ki,
“yalan”dan türerler….
Soluk ve
silik yaşamımı sürüklerken
Her yerden
uzak ve her yere uzak bu şehirde
Bir sıcak
gülüşünle çıkageldin, hatırlar mısın
Ben
yaşlanmaktan korkar,
Kendimden
ürkerdim, değiştikçe aynalar
Sen
gençtin, güzeldin, dudaklarındın…
Cıvıl cıvıl
bir kelimeydin, bulamadığım
Ben bir
çift söylenmemiş söz bulup takmak için saçlarına
Uzayıp bu
giden siyah mı desem kara mı ?
Ah çekip,
eğerek boynumu dilenciler misali
Ne istedim
ki bilmem gözlerinden, vermiyorlar bana
Dedim ya,
Yüzüme hiç
bakmadım daha,
Senin
gözlerine bakar gibi
Ki bu “sen”
anonimdir…
Ve senin
yerine kullanılır şiirlerde.
Bilmiyorum,
beklemekti belki seni
Bu romantik
orta yaş krizinin ön koltuğunda
Yağmurun
terse yağdığı, kar karanlık yollarda.
Direnmekti
belki, hep yanında getirdiğin gözlerine…
Bu yıkım,
bu susuzluk bu harfsizlik içinde
Bütün
duyulardan sıyrılıp arınmak
Bir aşk’ı
daha gidişinden tanımaktı sevmek…
Ne mümkün,
Sen öyle
inci, boncuk.
takım
yıldızlarını takıp peşine
havayı suyu
ve toprağı mühürleyip dudaklarınla
şeytanla
meleği iç içe koyup…
ne mümkün,
bir an olsun ayırmak gözlerimi gözlerinden
ki o
gözlerin, hep seninle gelirler…
susma,
ey
varlığını yokluğundan anladığım
yalnızlığa
yalnız yürünmez bilesin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder